ADMIRABILE SIGNUM
PAPA FRANSİSKUS’UN KREŞİN ANLAMI VE ÖNEMİ ÜZERİNE HAVARİSEL MEKTUBU
Bu mektupla, Noel’e hazırlık devresi günlerinde ailemizdeki kreş geleneğini ve iş yerlerinde, okullarda, hastanelerde, hapishanelerde ve şehir meydanlarındakurulmasını desteklemek istiyorum. Gerçekten yaratıcı fikirlerle çeşitli malzemelerin kullanıldığı harikulade görünen küçük şaheserler ortaya çıkıyor. Halk dindarlığının zenginliğini içinde barındıran bu neşeli geleneği devam ettirmeyi çocukken ebeveynlerimizden ve büyükanne -büyükbabalarımızdan öğreniriz. Bu geleneğin hiç kaybolmamasını; unutulmaya yüz tuttuğunda ise yinekeşfedilmesini ve yeniden canlandırılmasını diliyorum.
Allah’ın Oğlu bu dünyaya geldiğinde ancak bir hayvan yemliğinde kalacak yer bulur. Kendini “Gökten inen ekmek” (Yu 6:41) olarak gösterecek Olan’ın dinlendiği ilk yer yemlik olur. Diğer Kilise Babaları gibi Aziz Augustinus da bu sembolizme atıfta bulunarak şöyle yazmıştır: “Bir yemlikte yatarak bizim yiyeceğimiz oldu.” (Vaazlar 189,4). Aslında, kreş Mesih’in yaşamına dair birçok gizemi barındırır ve bu gizemleri günlük yaşamımıza dâhil eder.
Şimdi çok iyi tanıdığımız kreşin kökenine geri dönelim. 29 Kasım 1223’te Papa III. Honorius’tan tarikatı için onay aldıktan sonra Aziz Fransua, Roma’dan yola çıkarak Rieti Vadisi’nde bulunan Greccio’da durur. Aziz Fransua’nın orada bulunduğu o döneme gidelim. Kutsal topraklara yaptığı yolculuğun ardından Greccio’daki mağaralar ona özellikle Beytlehem’i hatırlattı. “Assisi’li Yoksul Adam” Roma’da bulunan bazı eski kaynaklara göre İsa’nın kreşinin bir bölümünün muhafaza edildiği yere çok yakın olan Santa Maria Maggiore Bazilika’sındaki, İsa’nın doğumunu tasvir eden mozaiklerden etkilenmiş olabilir.
Fransisken kaynaklar Greccio’da tam olarak neler olduğunu ayrıntılı bir şekilde aktarmaktadırlar. Noel’den on beş gün önce Fransua, Yuhanna adında yerli halktan bir adamı yanına çağırır ve bir dileğini gerçekleştirmek için onun yardımını ister: “Beytlehem’de doğan o çocuğu anmak, onun çektiği zorlukları, bir öküz ve eşeğin arasında bulunan yemliğe nasıl konduğunu ve samanlığa yatırıldığını mümkün olabildiğince somut bir şekilde kendi gözlerimle görmek istiyorum.”1 Bu dileği dinledikten hemen sonra sadık arkadaşı öngörülen yerde bu azizin istekleri doğrultusunda gerekli olan tüm hazırlıkları yapar. 25 Aralık’ta çiçekler ve o kutsal geceyi aydınlatacak meşaleler getiren civardaki çiftliklerden insanlarla birlikte çeşitli yerlerden rahipler kalkıp Greccio’ya geldiler. Fransua geldiğinde saman dolu bir yemlik, bir öküz, bir de eşek buldu. Orada olan herkes, bu Noel sahnesi karşısında yeni ve tarifsiz bir sevinç duydu. Daha sonra rahip yemliğin üzerinde Görkemli Ayini kutlayarak, Allah’ın Oğlu’nun Beden Alması ile Efkaristiya arasındaki bağı gösterdi. Greccio’da hiç heykel yoktu; kreş orada olan herkes tarafından canlandırılıp tecrübe edildi.2
Geleneğimiz, herkesin sevinçle mağaranın etrafında toplanması ve yaşanan olayla bu gizemi paylaşanlar arasında hiçbir mesafe olmamasıyla başlamış oldu.
Aziz Fransua’nın ilk biyografi yazarı Celano’lu Tommasobu sade ve dokunaklı geceye olağanüstü bir görüntünün eşlik ettiğini bizlere anımsatır. Orada bulunanlardan birisi bebek İsa’nın kendisinin yemlikte yattığını görür. 1223 yılı Noel’indeki bu doğum sahnesinden herkes tarifsiz bir neşeyle evine döner.3
Kreş neden bizi bu kadar etkiler ve şaşırtır? Çünkü her şeyden önce Allah’ın şefkatini ortaya koyar. Evrenin Yaratıcısı, kul özünü almak için Kendisini alçalttı. Bizim için başlı başına bir gizem olan, Meryem’den doğmuş Yaşam’ın Armağanı’nın, tüm yaşamın kaynağı ve dayanağı olduğunu fark ettiğimizde bizi daha da büyüler. Baba bize Mesih’te bir kardeş armağan etti. Yolumuzu kaybettiğimizde ya da şaşırdığımızda bu kardeş bizi arayıp bulmak için gelir. Bize daima yakın olan sadık bir arkadaş! Allah bize, bizi affeden ve bütün günahlarımızdan kurtaran Oğlu’nu armağan etti.
Evlerimizde Noel kreşini kurmak, Beytlehem’de vuku bulmuş olan hikâyeyi yeniden yaşamamızı sağlar. Elbette İnciller bu olayı anlamamıza ve üzerinde düşünmemize yardım eden kaynaklar olmaya devam etmektedirler. Çeşitli tarihi ve kültürel bağlamlarda güncel olan kreş, o sahneyi gözümüzde canlandırmamıza yardımcı olur. Kurtuluş hikâyesine kendimizi dâhil hissetmemiz için merakımızı uyandırır ve bizi bunu deneyimlemeye davet eder.
Fransisken geleneğinden gelen kreş, Allah’ın Oğlu’nun Beden alırken kendisi için seçtiği yoksulluğu “hissetmek” ve O’na “dokunmak” için özel bir davettir. Bu nedenle, Beytlehem’deki yemlikten çarmıha kadar uzanan alçak gönüllülük, yoksulluk ve kendini inkâr yolunda onu izlemek için dolaylı bir çağrıdır. Bu, O’nunla ihtiyaç içindeki kardeşlerimizde buluşmaya ve şefkatle hizmet etmeye bir çağrıdır (Bkz. Mat 25:31-46).
Kreşin bir parçasını oluşturan, bazı durumlarda Beytlehem’deki mağaranın yerini alan ve Kutsal Aile’nin yuvası olan eski evler ya da sarayların kalıntılarını temsil eden bölümler de dikkate değerdir. Bu kalıntılar, Dominiken Jacobus de Varagine’nin Altın Efsanesi’ne (13. yy) kadar uzanıyor gibi görünmektedir. Varagine, bir bakirenin dünyaya bir çocuk getirmesi hâlinde Roma’daki Barış Tapınağının yıkılacağına dair bir pagan efsanesinden bahsetmektedir. Bu kalıntılar, özellikle düşmüş insanlığın, yok olmakta olan, yozlaşmış ve solmaya yüz tutmuş her şeyin görünür bir işaretidir. Dolayısıyla bu sahne, İsa’nın eski dünyanın merkezindeki yenilik olduğu; iyileştirmek, yeniden inşa etmek, yaşamlarımızı ve dünyayı başlangıçtaki görkemine kavuşturmak için geldiğini bize söylemektedir.
Gün doğumunda kutlanan Noel Ayini’nde “Haydi Beytlehem’e gidelim, Rabbin bize bildirdiği bu olayın ne olduğunu görelim” (Luk 2:15) nidasını işitiriz. Böylece, meleklerin bildirmesinden sonra, çobanlar birbirlerine haber verirler. Bu sade sözcüklerden güzel bir ders çıkar. Başka birçok şeyle meşgul olan onca insanın aksine en temel şeyi ilk gören çobanlardır: Kurtuluş armağanı. Beden Alma olayına şahit olanlar alçak gönüllüler ve yoksullardır. Çobanlar, Bebek İsa olarak bizimle buluşmaya gelen Allah’a, O‘nu sevgi, minnettarlık ve huşu ile karşılamak üzere yola çıkarak karşılık verirler. İsa sayesinde, Allah ile çocukları arasındaki bu buluşma dinimizin doğmasına yol açar ve kreş mükemmel bir şekilde anlatılan bu benzersiz güzelliği açıklar.
Kreşteki yoksullar ve aşağı seviyedekilerin varlığı bize Allah’ın, O’nun sevgisine en çok ihtiyaç duyanlar ve O’na yaklaşmak isteyenler için insan olduğunu hatırlatmaktadır. “Yüreği temiz ve alçak gönüllü olan” (Mat 11:29) İsa, bize neyin önemli olduğunu anlamayı ve ona uygun davranmayı öğretmek için yoksulluk içinde doğdu ve sade bir yaşantı sürdü. Allah, bir yemliğin içinde doğmuş olmakla, atalarından miras almayan ve dışlanmış olanlara ümit ve haysiyet verebilen tek gerçek devrimi yapmıştır: Sevgi devrimi, yumuşaklık devrimi. İsa yemlikten sakin ama güçlü bir sesle, içinde hiç kimsenin dışlanmadığı ve bir kenara itilmediği daha insanî ve kardeşçe bir dünyaya giden yol olarak yoksullarla paylaşma ihtiyacını ilan etmektedir.
Yetişkinlerin yanı sıra çocuklar da sıklıkla kreşe İncil’deki anlatılarda yer almayan başka
figürler eklemeyi çok severler. Bu zengin hayal gücü, İsa tarafından yenilenen bu dünyada insana dair her şeye ve Allah’ın yarattığı her varlığa yer olduğunun bir ifadesidir. Çobandan demirciye, fırıncıdan müzisyenlere, su testisi taşıyan kadınlardan oynayan çocuklara kadar her birisi İsa’nın ilahi yaşamını bizlerle paylaştığı günlük yaşamın kutsallığını, sıradan işleri harikulade bir şekilde yapmanın sevincini temsil eder.
Meryem’in yanında, bebeği ve annesini koruyan Aziz Yusuf durmaktadır. Çoğunlukla elinde bir asayla tasvir edilir, bazen de elinde bir fener tutmaktadır. Aziz Yusuf, İsa ve Meryem’in hayatında çok önemli bir rol oynamaktadır. O, ailesine göz kulak olmaktan asla yorulmayan bir koruyucudur. Allah onu, Herodes’in tehdidine karşı uyardığı zaman, her şeyi ardında bırakıp Mısır’a kaçmakta tereddüt etmedi. (Bkz. Mat 2:13-15). Tehlike geçtiğinde, ailesini alıp, İsa’nın çocukluk ve aynı zamanda gençlik dönemlerinde ilk öğretmeni olduğu Nasıra’ya geri döndü. Yusuf, İsa’yı ve nişanlısı Meryem’i çevreleyen büyük gizemi yüreğinde taşıdı; o, kendini Allah’ın isteğine emanet eden ve bu isteği uygulayan adil bir adamdı.
Bir çocuğun doğumu, yaşamın büyük gizemini gözlerimizin önüne sererek hayret ve sevinç uyandırır.Genç bir çiftin yeni doğan çocuklarına bakarken gözlerinin nasıl parladığını gördüğümüzde, bebek İsa’ya baktıklarında Allah’ın varlığını yaşamlarında hisseden Meryem ve Yusuf’un duygularını anlayabiliriz.
“Yaşam açıkça göründü” (1Yu 1:2). Havari Yuhanna bu sözlerle Beden Alma Gizemini özetler. Kreş, tarihin akışını değiştirmiş olan bu eşsiz ve olağanüstü olayı görmemizi ve ona dokunmamızı sağlar; bununla birlikte Mesih’in doğumundan önce ve sonraki yıllara ilişkin kronolojik başlangıç noktasını oluşturmuştur.
Allah’ın bu davranışı biraz kafa karıştırıcıdır. Bizim gibi bir insan olmak için kendi yüceliğinden feragat etmesi imkânsız gibi görünür. Allah’ın bizim gibi davrandığını görmek oldukça şaşırtıcıdır. Bütün çocuklar gibi uyur, anne sütü içer, ağlar ve oyun oynar! O, her zaman olduğu gibi hayret uyandırır, öngörülemezdir ve sürekli beklemediğimiz şeyler yapar. Kreş bize, Allah’ın dünyaya gelerek bizi, O’nun yaşamına dâhil olan yaşamlarımız üzerinde yeniden düşünmeye nasıl yönlendirdiğini gösterir. Yaşamın en derin anlamını keşfetmek istiyorsak O’nun öğrencileri olmaya bizi davet eder.
Kreşin bu bölümüne dikkatle baktığımızda, her Hristiyanın Müjde’yi yayma sorumluluğu üzerine düşünmeye çağrılırız. Her birimiz, İsa’nın sevgisini tanımanın sevincine somut şefkat eylemleriyle tanıklık ederek, karşılaştığımız kişilere Müjde’yi ilan etmeye çağrılıyoruz.
Bu müneccimler bize, Mesih’e ulaşmak için çok uzaklardan gelinebileceğini öğretirler. Onlar zengin adamlardır; onları Beytlehem’e kadar götüren uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmış olan sonsuzluğa susamış, yabancı bilginlerdir (Bkz. Mat 2:1-12). Bebek kralı gördüklerinde büyük bir sevinç duyarlar. Çevrelerindeki yoksulluktan etkilenmezler; tereddüt etmeden diz çöküp O’na tapınırlar. O’nun huzurunda, Allah’ın egemen bilgeliği ile yıldızlara yön verdiği gibi, güçlü olanları alçaltıp alçak gönüllüleri yücelterek tarihin akışına da yön verdiğini fark ederler.Ülkelerine geri döndüklerinde Mesih ile bu şaşkınlık uyandıran karşılaşmalarından mutlaka bahsetmiş olmalıdırlar. Müjde’nin, pagan halklara yolculuğu böylece başlamış oldu.
Sevgili kardeşlerim, kreş imanı aktarmanın değerli ve aynı zamanda da zorlu bir sürecidir.
Çocukluğumuzdan itibaren her yaşımızda bizi Mesih İsa’ya dikkatle bakmak, Allah’ın bize olan sevgisini hissetmekiçin eğitir. Ayrıca, Allah’ın bizimle bizim de onunla olduğumuzu, Allah’ın ve Bakire Meryem’in Oğlu olan bu çocuk sayesinde hepimizin O’nun çocukları ve hissetmek ve buna inanmak için eğitir. Böylece mutluluğun bunu bilmekten kaynaklandığının farkına varabiliriz. Aziz Fransua gibi, bizler de kalplerimizi bu sade lütfa açabilir böylelikle şaşkınlığımızdan alçak gönüllü bir duanın yükselmesine izin verebiliriz: Her şeyini bizimle paylaşmak isteyen ve bizi asla yalnız bırakmayan Allah’a bir şükran duası!
2019 yılının 1 Aralık günü, Papalık görevimin yedinci yılında, Greccio’da bulunan kutsal kreşte sunulmuştur.
FRANSİSKUS
[1] Tommaso da Celano, Vita Prima, 84: Fransisken Kaynaklar (FK), 468.
[2] Bkz. Age., 85: FK, 469.
[3] Age., 86: FK, 470.