Havarilerin yaşamlarını uygulamaya karar verirsek, İsa’yı bizle kalmaya çağırmış oluruz.
Rabbimiz İsa Mesih dünyanın rehberlerini, öğretmenlerini ve tanrısal gözlerinin dağıtıcılarını saptadı. Bundan başka, onların salt Yahudilerin ülkesini değil de güneşin altında bulunan başka ülkeleri ve yeryüzünde yaşayan tüm insanları da, lamba gibi ışıldayarak, aydınlatmalarını istedi. Dolayısıyla “hiç kimse bu onuru, Tanrı tarafından çağrılmazsa, kendi kendine alamaz” (İbr. 5, 4) diyen doğruyu söylemektedir. Rabbimiz İsa Mesih, diğer tüm öğrencilerine tercih ederek, Havarilere yüce bir saygınlık bahşetmiştir.
Havarileri gerçeğin sütunları ve temeli oldular. Mesih onlara Baba’dan aldığı görevi aynen verdiğini doğruluyor. Böylece Havari olmanın yüceliğini ve görevlerinin benzersiz şanını gösterdi ve böylece havarilik görevinin işlevini açıkladı.
Şu halde, nasıl ki Baba onu göndermişse, Havarilerini aynı şekilde göndermeyi düşünüyordu. Bu yüzden O’nu kusursuzca taklit etmeleri ve bunun için Baba’nın Oğul’a teslim ettiği temsil görevini eksiksizce bilmeleri gerekmekteydi. Bu yüzdendir ki görevinin doğasını birçok kez açıklıyor: Ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim (bk. Mat. 9, 13). Başka bir kez ise “çünkü kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini yerine getirmek için gökten indim” (Yu. 6, 38) deyip doğruluyor. Nitekim “Tanrı, Oğlunu dünyayı yargılamak için dünyaya göndermedi, dünya O’nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi” (Yu. 3, 17).
Havariliğin koşullarını birkaç sözle özetleyerek, kesin görevleri günahkarları tövbe etmeğe çağırmak, beden ve ruh hastalarını iyileştirmek, Allah’ın mallarını yöneterek kendi iradeleri değil onları gönderenin iradesini aramak ve özgün öğreti ile dünyayı kurtarmak olduğunu öğrenmeleri için Baba tarafından kendi gönderildiği gibi onları de gönderdiğini söylüyor.
Tüm bu görevlerde Havarilerin ne denli başarılı olduklarını çıkartabilmek zor olmayacaktır, salt Elçilerin İşlerini ve Aziz Pavlus’un mektuplarını okumak yeterlidir.
KİRİLLOS (İSKENDERİYELİ) (380-444)