Işığınız insanların gözlerinde parlasın.

Kendi yoksulluğunu öne süremezsin. Çünkü iki kuruş veren dul gelip, seni suçlayacaktır. “Ne altınım, ne de gümüşüm var” derdi Petrus, vazgeçilmez gıdalara sahip olmadığından açlık çekmiştir.
Alt tabaka doğmuş olmanı da öne süremezsin. Çünkü Havariler tanınmayan, kökenleri bilinmeyen insanlardı. Cehaletine de sığınamazsın. Çünkü onlar da kültürsüz insanlardı. Sağlıksız olduğunu da iddia edemezsin. Çünkü Timoteus da aynı durumda idi: sık sık rahatsızlanırdı.
Elinden geleni yapmak isteyen herkes karşısındakine yardım edebilir.
Meyve vermeyen ağaçların ne denli güçlü, güzel, iyi gelişmiş, bol yapraklı ve yüksek olduklarını görmüyor musunuz? Oysa ki, bir bahçemiz olsaydı, meyve veren nar ağaçlarını, zeytin ağaçlarını yeğlerdik. Öbür ağaçlar yararlılığa değil de hoş görünmeye aittir. Olan yararlılıkları ise çok azdır.

Salt kendi işleri ile ilgilenenler de böyledir. Aslında kıyaslanmaya bile uygun değiller. Çünkü yakılacak odun örneği başka işe yaramazlar. Bizim sözünü ettiğimiz ağaçlar ise inşaatta, çatıda veya kaplamada kullanılabilirler. Meseldeki bakireler de öyleydi, temiz, iyi giyinmiş, namuslu, fakat kimseye hizmet etmeyen (bk. Mat. 25, 1-13). Bu yüzden yanıyorlar. Mesih’i beslemeyenlerin yazgısı budur. Dikkat et: bunların arasında hiçbiri işlediği günahlar yüzünden suçlanmıyor. Ne ayartma var, ne yalan yere yemin, ne de benzer şeyler; fakat karşındakilere hiçbir şekilde yardım etmemekle suçlanıyorlar. Yeteneğini gömmenin durumudur bu: düzensizliği olmayan bir yaşamı sunabilir, ama karşısındaki için yararsızdır.

Böyle bir insan nasıl Hıristiyan olabilir? Yanıtlasana. Una karıştırılan ekmek mayası, una etkisini kazandırarak tümden değiştirmiyorsa, gerçekten maya olur mu ya da bir lavanta güzel kokusunu yaklaşanlara sürmezse, ona lavanta der miyiz hiç?
“Başkalarını etkilemem olanaksızdır” deme; çünkü Hıristiyan isen bunun olmaması olanaksızdır. Nasıl ki doğada olan tartışılmaz ise, bu durumda da öyledir: Hıristiyanın doğasına ait olan bir olaydır bu.

Allah’a hakaret etme. Güneşin parlamadığını söylersen, Allah’a hakaret etmiş olursun. Hıristiyan’ın yararlı olamayacağını söylersen, Allah’a hakaret etmiş olursun, yalancı yerine koyarsın. Güneşin ısı veya ışık vermemesi, ışığın karanlığa eşit olması Hıristiyanın ışık saçmamasından daha kolaydır.
Olanaksız olduğunu söyleme; olanaksız olan bunun tersidir. Allah’a hakaret etme. Yaşamımızı iyi yönlendirsek tüm bunlar, bir çeşit doğal sonuçla olacaktır. Hıristiyanın ışığı herkesce görülür. Bu denli parlak bir meşaleyi hiç kimse gizleyemez.

YUHANNA KRİSOSTOMOS (344-407)

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

Şu anda burada değiliz. Ama bize e-posta gönderebilirsiniz, en kısa zamanda size geri dönüş yaparız.

Not readable? Change text. captcha txt