KİRİLLOS (İSKENDERİYELİ) (380-444)
Yuhanna Krisostomos’un çöküşünü hazırlayan İskenderiye Episkoposu Teofilos oldu. Bu vesile ile birçok alanda İskenderiye ile Antakya arasındaki ilişkileri içeren bir çatışma yüzeye çıktı.
Öteden beri İskenderiye’de tanrıbilimde Tanrı’nın Oğlu’nun tanrısallığı üzerine ısrar eden ve Kutsal Kitap’ın okunmasını alegorik-tinsel yoruma bağlayan genel bir yönlendirme yerleşmişti. Buna ek olarak konumlarının siyasal önemini de göz önünde tutarak (Mısır İmparatorluğun buğday ambarı idi) üstünlüklerini tüm Doğu’ya hissettirerek yollarına farkında olmaksızın bile, çıkanlarla kaçınılmaz bir çatışmaya girmişlerdi.
Dilbilimsel araştırmalarının uzun bir geleneğe sahip oldukları Antakya’da ise Kutsal Kitap’ın okunması, tercihen, kelimesi kelimesine yönteminin anlamlarına uygun olarak yapılırdı, yani metnin anlatımlarına daha fazla dikkat vererek. Kelime anlamına dayalı, alegorik süslemeleri olmayan bu yorum tanrısallığın yanına Oğlun insancıllığına, bunun anlayışına daha duyarlı bir Mesihbilim’e uygun düşüyordu.
Yuhanna Krisostomos, haklı olarak, bu eğilimin anlamlı bir temsilcisi sayılmaktadır. Vaazlarında yorumladığı Kutsal Kitap metninin kelimesi kelimesine anlamına bağlı kalıyor; cesur tanrıbilimsel kurgulara ve bunlardan kaynaklanan tartışmalara güvenmiyor. Hıristiyan halkı için tinsel ve ahlaksal bir rastlantı değildir.
Teofilus’un zavallı Yuhanna’yı zor durumlara düşürmek için elinden geleni neden esirgemediği böylece kolayca anlaşılıyor. Sonunda, açıkladığımız gibi, Yuhanna bu denli yüksek bir mevkiden kendisine karşı düzenlenen komploların, yayılan dedikoduların altında ezildi. Ancak “tarih tekerrürden ibarettir”: Teofilus’un Yuhanna’ya karşı takındığı tavrı, bir çok yönden benzer olan bir durumda, Teofilus’un yeğeni ve halefi olan İskenderiyeli Kirillos’ta (412-444) buluyoruz.
Kirillos’un Mısır Kilise’sine uyguladığı yönetim tarzı antik Firavunların tarzını anımsatıyor: yolu açmış olan Teofilus’tan çok Cirillus ile İskenderiye Kilisesi şiddet dahil her çareye baş vurarak Doğu Hıristiyanlığı üzerindeki önderliğini vurgulamak istiyor. Kirillos’un, İskenderiye’deki putperestler arasında ünlü bir felsefe ve matematik öğretmeni olan güzel ve bilgili İpazia’nın, sonuna, nasıl neden olduğu ya da İskenderiye’deki Yahudi sütununu yıkmakta sergilediği küstahlık, amacına ulaşabilmek için hiç bir şeyden kaçınmayan huyunu açıkça gösteren olaylardır.
Küstahlığa kadar varan güçlü bir karaktere sahip olan Kirillos, en küçük kuşkunun ardından sapkınlığın kokusunu almasına yardımcı olan, iyi bir Tanrıbilimsel kültür edinmişti. Ariusçulara karşı sonuna dek mücadele etti, Tanrıbilim ve Kilise Babaları bilimi konularında sağlam bir bilgiye sahip olduğunu göstererek Kutsal Kitap’ları enine boyuna yorumladı. Yetmiş küsur yıl önce İmparator “Dönme” Yulianus’un, Galilere (yani Hıristiyanlara) karşı adı altında, kaleme aldığı yapıtı Kirillos kapsamlı bir kitapta tartışıyor. Yulianus, Celsus ve Porfirius’un Hıristiyan dinine karşı öne sürdükleri suçlamaları derinleştirip genişleterek yeniden ele almıştı ve yapıtı halen Mısır’ın putperest çevrelerinde dolaşıyordu. Kirillos yanıtsız kalan bu saldırıyı çürütmeye soyundu ve Origenes’in başlattığı yöntemle, dolaysız alıntıyla, yanıtlama tekniğini uyguladı. Bu sayededir ki bugün Yulianus’un yitirilen çalışmasının birçok bölümlerini okuyabiliyoruz.
Kirillos tarihe üçüncü evrensel (ekümenik) Konsil olan Efes konsili’nin galibi ve Nestorius’un amansız düşmanı olarak tarihe geçmiştir.
Nestorius, Krisostomos gibi, Antakya’dan gelme idi fakat İstanbul’un Episkoposluk kürsüsünden ünlü selefinin aksine verdiği vaazlarında Hıristiyan dünyasını rahatsız eden cesur yenilikler ifade etmekten kaçınmadı. Nestorius’a göre Mesih’te iki doğa varolmaktadır, insani ve de tanrısal. Bu noktaya kadar herhangi bir acayiplik yoktur, ancak iki doğa öylesine ayrıdır ki aralarında herhangi bir iletişim olmaz. Bunun bir sonucu olarak Meryem Ana, halk inancının eski ve sevecen ifadesi ile, “Tanrı’nın Anası” diye adlandırılamazdı.
Gerçek Mesihbilimsel yanlışlıklara kayan bu kavramsal belirsizlikler fırsat kollayan Kirillos’a Nestorius’a karşı çıkması için bir neden oluşturdular. Kirillos, Doğu Kiliselerinin trajik ayırımına neden olan sancılı bir tartışmaya yol açan, suçlayıcı 12 aforoz (kahredilme)yi ortaya atıyor.
Efes’teki Ekümenik Konsilde Kirillos’un tezleri üstünlük kazandı ve halkın coşkusu içinde Meryem’in Tanrısal Analığı (Theotokos-Tanrı’nın Anası) törenlerle kabul edildi. Kilise’den uzaklaştırılan Nestorius’un taraftarları bağımsız bir Kilise kurdular ve bu Nestoriusçu kilise Doğu’ya, Suriye’ye yayıldı ve Çin’e kadar ulaşarak uzun ömürlü oldu: Marco Polo’dan birçok yüzyıl önce Nestoriusçular Çin’e varan ilk Hıristiyanlar oldular!
Nestorius’u azletmeyi başardıktan sonra Kirillos Antakya taraftarları ile uzlaşmaya vardı ve 444’te yer alan ölümüne kadar uzun bir sessizliğe büründü. Nedir ki Kirillos’un Mesihbiliminde kısa süre sonra yeni bir buhranın patlamasına neden olacak bir kararsızlık gizlenmişti. Mesih’in tek kişiliğinde iki doğayı ayıran Kirillos’un düşüncesinde Kelamın Tanrısal doğası öylesine ağır basıyordu ki, nerdeyse, insan doğasını içine çekmeğe kadar varıyordu. Kirillos geleneğin hudutlarını aşmadı, fakat İskenderiyeli halefleri ve izliyecileri sonunda, ortamlarına özgü ruhçu (spiritüalist) düşüncenin antik geleneğine uygun, bu tür Mesihbilime eğilimli olduklarından fazlasıyla kati, insan doğasının tümden yokolup yerine Tanrısal doğanın geçtiği ve Mesih’in tek doğası sayıldığı şekillere başvurdular. Kirillos’un varislerinin “Tekdoğacılık” (Yunancada “Mono Physis” suçlamaları da buradan kaynaklanıyor.
Özellikle keşiş ortamlarında ve Constantinopolis (İstanbul’un) İmparatorluk Sarayında güçlü olan tekdoğacılarla iki doğayı (Yunancada “Dyo physis”) savunanlar arasında çatışma yeniden alevlendi. İlk anda tekdoğacılar, ünlü “Efesus haydutluğu”nda (449), üstünlük kazandılar, fakat kısa sürede ve özellikle Papa Yüce Leone’nin kesin şekilde araya girmesi ile durumlar tersyüz oldu ve 451’de yer alan Kalkedonya konsilinde Mesih’in, tanrısal ve insansal, tek kişiliğinde ayrı fakat aralarında ilişkili iki doğası’nın kesin gelenekçi formülü baskın çıktı.