Siz bana şan ve onurdan söz ediyorsunuz, bense mücadele ve zorluklardan.
Zebedi’nin oğulları Mesih’e soruyorlar: “Birimize sağında, ötekimize de solunda oturma ayrıcalığını ver” (Mar. 10, 37). Ne gibi bir yanıt veriyor Rab? Öne sürdükleri istekte hiçbir tinselliğin olmadığını ve ne istediklerini bilmiş olsalardı, bunu istemeyeceklerini onlara anlatmak için şöyle yanıtlıyor: “Ne istediğinizi bilmiyorsunuz”, yani göksel güçleri bile aşan değerini, yüceliğini ve onurunu bilmiyorsunuz. Ve ekliyor: “Benim içeceğim kaseden siz içebilir misiniz? Benim vaftiz olacağım gibi siz de vaftiz olabilir misiniz? (Mar. 10, 38). Sanki onlara şöyle diyormuş: siz bana şan ve onurdan söz ediyorsunuz, ben ise mücadele ve zorluklardan. Ödüllerin zamanı değil bu ve şanın şimdi açığa vurulmuyor. Şimdiki zaman şiddetli ölüm, savaş ve tehlike zamanıdır.
Onlara başka bir soru ile yanıtlarken nasıl yüreklendirip, çektiğine dikkat edin. Ölmeye, kanlarını dökmeye hazır olup olmadıklarını sormuyor. “Siz kaseden içebilir misiniz?” diye soruyor ve onları canlandırmak, acılarına katılmaları ile daha cesur olabilmeleri için “Benim içeceğim kaseden” diye ekliyor. Tüm dünyanın büyük çapta arındırılcağını anlatmak için azabına “vaftiz” diyor. İki şakirt “Evet, yapabiliriz” diyorlar. İsteklerinin karşılanacağı umudu ile hemen söz veriyorlar, ne istediklerini bilmeden. Ve İsa yanıtlıyor: “Benim içeceğim kaseden siz de içeceksiniz, benim vaftiz olacağım gibi siz de vaftiz olacaksınız” (Mar. 10, 39). Yüce değerlerin haberini veriyor onlara: Siz, yani azap çekmeye layık olacaksınız ve benimle birlikte acı çekeceksiniz; yaşamınızı kahramanca bir ölümle sonuçlandırıp, bu acılarıma katılacaksınız. Ama sağımda ya da solumda oturmanıza izin vermek benim elimde değil. Bu yerler belirli kişiler için hazırlanmıştır” (Mar. 10, 40).
İki şakirdin ruhunu hazırladıktan ve acıya karşı onları yüreklendirdikten sonra da isteklerini düzeltiyor.“Bunu işiten diğer on öğrenci iki kardeşe kızdılar” (Mar. 20, 24). Tüm Havarilerin, halen nasıl da kusurlu olduklarına dikkat edin, gerek diğerlerinden üstün olmak isteyen ikili gerekse onları kıskanan diğerleri. Fakat, daha önce dediğim gibi, onlara ilerde de dikkat edin ve tüm bu kusurlardan arınmış olduklarını göreceksiniz. Aynı neden için şimdi öne çıkan Yuhanna bile, Elçilerin İşler’inde görüldüğü gibi ister öğretilerde, ister mucize yapmakta, her durumda önceliği Petrus’a teslim edecektir. Buna karşın Yakup bu olaylardan sonra fazla yaşamadı. Nitekim Pentekost’tan sonra öylesine bir coşkunluğa kapılacak ki, tüm dünyasal ilgileri bir yana bırakarak, üstün bir erdeme ulaşıp hemen dinşehitliği mertebesine varabilecek olgunlukta sayılacaktır.
YUHANNA KRİSOSTOMOS (344-407)