Mezarda cansız yatan, üçüncü gün dirilen bize aittir.

Rabbin azabını gerçekten yüceltmek isteyen, çarmıha gerilmiş İsa’ya yüreğinin gözleri ile bakmalı ki, onun bedenini kendi bedeninde tanısın.Kurtarıcısının işkencesi karşısında her yaratık titresin. Sadakatsiz yüreklerdeki taşlar kırılsın ve mezarda yatanlar her engeli yıkıp dışarı çıksınlar. Kutsal Kent’te, yani Tanrı’nın Kilise’sinde, gelecekteki dirilişin işaretleri belirlensin ve günün birinde bedenlerde olacak olan, şimdi yüreklerde gerçekleşsin.
İnsanın saygınlığını Tanrı’nın harikaları ile yüceltmek ve bunları olağan insan yaşamı ile hafifletmek için Söz dünyaya, Tanrı ile insanlar arasında bir aracı olarak geldi.

Haç’ın zaferinden hiç kimse, güçsüz ve savunmasız olan bile, yoksun kalmaz ve Mesih’in aracılığından yardım görmeyecek insan yoktur. Ona karşı saldıranlara yararlı olduysa, ona başvuranlara ne denli büyük bir yarar sağlayacaktır!
İnançsızlığın cehaleti silinmiştir. Yolun güçlükleri azaltılmıştır. Mesih’in kutsal kanı yaşam krallığının girişini tutan o kılıcın ateşini söndürmüştür. Eski gecenin karanlıkları, yerlerini gerçek ışığa devrettiler.
Hıristiyanlar cennetin zenginliklerine davet edildi. Tüm vaftiz olanlar için yitirilen vatanın dönüş yolu açılıyor, yeter ki herhangi biri, hırsızın inancına bile açılan o yolu kendi isteği ile kendine kapatmasın.
Öyle uğraşalım ki, şimdiki yaşamımızın çalışmaları, bizde aşırı bir gerginlik ya da kibirlilik yaratıp, örneklerini izleyip, Kurtarıcımıza uygun olma amacımızı iptal etmesin. Yaptığı her şey, çektiği her acı salt kurtuluşumuz için oldu; öyle ki Baş’ta olan erdem Beden tarafından da edilsin.

“Söz insan olup aramızda yaşadı” (Yu. 1, 14) ve, inanmaya yanaşmayanı hariç, kimseyi merhametten yoksun bırakmadı. Kendi doğasını almış olan Mesih İsa’yı kabul eden, nasıl O’nunla birleşmenin dışında kalabilir, o ki, Mesih İsa’yı Kutsal Ruh’u almıştır? Yaşamında gıdanın, istirahatin, uykunun, endişelerin, üzüntünün, acımanın ve gözyaşlarının yeri olduğunu bilen O’nu insan durumumuzdan saymaz mı?Bu doğamızın eski yaralardan arındırılıp, günahın kirlerinden temizlenmesi gerekli olduğundan, Tanrı’nın Tekdoğumlu Oğlu, İnsanoğlu da olup, gerçek insan doğasını ve tanrısallığın dolgunluğunu kendinde birleştirdi.
Mezarda cansız yatan, üçüncü gün dirilen, tüm yükseklikleri aşan ve Peder’in yüceliğinin sağına yerleşen bize aittir. Bundan dolayıdır ki, emirlerinin yolundan gidersek ve kurtuluşumuz için bedenin alçakgönüllülüğünde yaptıklarına tanıklık etmekten utanmazsak, biz de şanını paylaşacağız. O zaman O’nun beyan ettikleri kesinlikle gerçekleşecektir. “İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de göklerde olan Babamın önünde açıkça kabul edeceğim” (Mat. 10, 32).

LEO MAGNUS († 461)

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

Şu anda burada değiliz. Ama bize e-posta gönderebilirsiniz, en kısa zamanda size geri dönüş yaparız.

Not readable? Change text. captcha txt