Arzun ibadetindir.
Kalbimin iniltisi bana çığlıklar attırıyordu. “Bazı duyulmayan iniltiler olur; ama kalbe saplanan arzu, kişinin içinde taşıdığı yarayı bir çığlıkla açığa vuracak kadar güçlü ise, o zaman bu çığlığın nedeni aranır. İnsan kendi kendine sorar: Acaba onu inleten bu mu? Acaba onu şöyle mi incittiler diye. Gözü ile, kulağı ile bu iniltiye tanık olanın dışında kim anlayabilir bunu? Mezmur yazarı, “Kalbimin iniltisi bana çığlıklar attırıyordu” der. Çünkü insanlar bir inilti duyarsa, bu genelde bedenin iniltisidir. Kalbinde inleyeni duymazlar.
Ya bu çığlığın nedenini kim bilir? Mezmur yazarı şöyle devam eder: “Tüm isteğim senin önündedir, kalbi göremeyen insanların önünde değil. Ancak tüm isteğin Peder’in önünde olursa, görülmeyeni gören O, sana karşılığını verecektir.
Çünkü isteğin, arzun ibadetindir. İstek sürekli olursa, ibadet sürekli olur. Havari, “durmadan, ara vermeden dua edin” sözünü boşuna söylemedi. Bunu durmadan diz çöktüğümüz için, yerlere kapandığımız, ellerimizi havaya kaldırdığımız için söylemesi mümkün mü? Bizim ibadetimiz bu dersek, bunu sürekli yapabileceğimizi sanmıyorum.
Aralıksız süren başka bir ibadet var, kalpte yer alan. Bu arzudur, istektir. Her ne işle meşgul olursan ol, eğer bu Tanrı günü, Sept günü huzurunu diliyorsan, ara vermeden dua ediyorsun demektir. Duana ara vermek istemiyorsan, arzuna ara verme.
Arzun sürekli mi? O halde haykırışın da sürekli. Ancak sevmeye son verdiğin zaman susacaksın. Susanlar kim? Haklarında “kötülüğün boyutları nedeniyle bir çoğunun sevgisi kırılacak” denen kimseler.Kırılan, soğuyan sevgi, susan kalp demektir. Haykıran kalp, tutuşan sevgidir. Sevgi sürdükçe, haykırman sürer. Haykırman sürdükçe, arzun sürer. Arzun varoldukça, huzuru düşünürsün.
“Tüm arzum senin önündedir.” İnilti değil, arzun O’nun önünde olunca ne olur? Arzunun iniltide ifadesini bulması neden ileri gelir?
Mezmur bu nedenle şöyle devam eder: “İnlemelerim de senden gizli değil.” Fakat çoğu insanlara gizli kalır, ama sana değil. Bazen tanrı kulu: inlemelerim de senden gizli değil, der gibi gelir. Bazen de gülümser: kalbindeki bu arzu acaba ölmüş müdür? Hayır, arzu varsa inilti var. Bu inilti insan kulağına daima ulaşmaz, ama Tanrı’nın kulağı onu her zaman işitir.
AUGUSTİNUS (354-430)