Duanın ruhu istektir.

Her tarafa dağılmak ve dua ederken isteyeceğimizi aramak neye yarar? Mezmurla şöyle diyelim: “Rabden istediğim tek şey, aradığım tek şey, yaşamımın her gününde Rabbin evinde oturmaktır. Böylece Rabbin hoşluğunun tadını çıkaracağım ve onun tapınağına sık sık gideceğim.” Gerçekten orada, tüm günler başlayarak ve biterek geçmiyor ve biri biterken diğeri başlamıyor. Hepsi birden vardır, onların sonu yoktur. Çünkü günleri olduğu hayatın sonu yoktur.

Bu mutlu yaşamı elde etmemiz için, kendisi gerçek yaşam olan kişi bize dua etmeyi öğretmiştir. Sanki gevezeliğimizden ötürü duamız kabul edilecekmiş gibi sel gibi akan sözlerle değil, gerçekten Rabbin dediği gibi biz istemeden önce, bize gerekeni bilene, dua ediyoruz.
Biz O’ndan istemeden önce O, bize gerekeni bilir. Öyle ise sürekli dua etmemiz için bizi niçin özendirir? Bu bizi şaşırtabilir, ama şunu anlamalıyız: Rabbimiz ve Tanrımız isteğimizi bildirmemizi istemiyor. Çünkü O, elbette ki bu isteği bilir. Ama O, bize vermeye hazırlandığını alabilmemiz için dileğimizin dua ile coşkulandırılmasını ister. Çünkü bu çok yüce bir şeydir, oysa biz güçsüzüz ve yeteneğimiz sınırlıdır! Bu nedenle bize şöyle deniyor: “Kalbinizi iyice açınız. İmansızlarla uyumsuz bir bağlama oluşturmayınız.”

Gerçekten, bu çok yüce bir şeydir: “göz onu görmemiştir”, çünkü söz konusu olan bir renk değildir; “kulak onu duymamıştır”, çünkü söz konusu olan bir ses değildir; ve “insanın kalbine doğmamıştır”, çünkü kişinin yüreği oraya yükselmelidir. Ona olan imanımız daha güçlü olduğu oranda, ona olan umudumuz daha çok güven verdiği oranda, daha büyük istekle ona arzu duyduğumuz oranda, onu karşılama konusunda daha yetenekli olacağız.

Her zaman imanla, umut ve sevgi ile, sürekli istekle dua ediyoruz. Ama aynı zamanda Tanrı’ya sözcüklerle isteklerimizi bildiriyoruz. Bunu saatlere ve çağlara göre, belirli sürelerde yapıyoruz. Bu somut işaretlerle kendi kendimizi uyarıyoruz. Bu isteğimizin ne denli güçlendiğini kendimize bildiriyoruz. Bu arzumuzu daha fazla arttırmaya kendimizi özendiriyoruz. Daha güçlü bir duygu, daha önemli bir ilerlemeye neden olur. Böylece Havarinin “Sürekli dua edin” şeklindeki buyruğunun tek anlamı şudur: “Mutlu yaşamı sürekli olarak isteyiniz”. Bunun anlamı, bunu verebilecek olanın yanında sonsuza dek süren yaşamdır.

AUGUSTİNUS (354-430)

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

Şu anda burada değiliz. Ama bize e-posta gönderebilirsiniz, en kısa zamanda size geri dönüş yaparız.

Not readable? Change text. captcha txt