Herşey tamamına erinceye dek…

İsa’da gizlenmiş bulunan, teninin yoksulluğuna bürünen hikmet ve bilgi hazinelerini insanlar arasında bilen kim? “Zengin olan O, bizim yüzümüzden yoksul oldu, yoksulluğu bizi zengin etsin diye”. Ölümlülük konumunu üstlenmek ve ölümü yoketmek için geldiğine göre, yoksul görünümüne girdi. Ancak bize uzak ufuklarda zenginlikler vaadeden O, geride bıraktığı zenginlikleri gerçekten yitirmedi.

“O’nun nimetleri ne denli bol! Bu nimetleri kendisini sayanlara saklıyor, umutlarını kendisine bağlayanlara bağışlıyor”. Çünkü herşey tamamlanıncaya kadar, bilgimiz noksan kalacak. O’nu kavrayabilmemizi sağlamak için, Tanrı doğasına malik olmakla Peder’e eşit olan O, kul doğasını üstlenerek bizim benzerimiz oldu. O, bizi Tanrı’ya benzer olarak yeniden yaşatıyor. İnsanoğlu olan Tanrı’nın tek Oğlu, birçok insanı Tanrı oğluna dönüştürür. Ve de kulları, görünen kendi kul doğası ile besledikten sonra, Tanrı doğasını seyredebilmeleri için onlara özgürlük bağışlıyor.

Çünkü “hepimiz Tanrı çocuklarıyız, ancak ne olacağımız henüz açıkça belli olmamaktadır. Bildiğimiz şu ki Tanrı Oğlu göründüğü zaman, onu olduğu gibi göreceğimiz için onun benzeri olacağız”. Gerçekten, bu hikmet ve bilgi hazinelerinin, bu tanrısal zenginliklerin özü nedir? Bildiğimiz tek şey, bunların bize fazlası ile yeterli olduğudur. Ya nimetlerin bolluğu? Bildiğimiz tek şey bu bolluğun bizi doyurduğudur. Sen bize Peder’i göster ve bu bizim için yeterli olacaktır.
Mezmurlarda da bizden biri, içimizde olanlardan biri veya bizden söz eden biri Rabbe şöyle seslenir: “Görkemin göründüğü zaman, ben doymuş olacağım”. O ve Peder birdirler ve O’nu gören Peder’i de görür. O halde evrenin hükümdarı O’dur, görkem kralıdır. Geri dönmemizi sağlayarak bize çehresini gösterecek ve biz kurtulacağız. Doyacağız ve bu bize yetecek.
Bizim için yeterli olanı bize gerçekten göstereceği ana dek, bu hayat kaynağından içerek doyuncaya dek, ondan uzak yollarda inancımız sayesinde ilerlerken, adalete susarken, Tanrı doğasının güzelliğini görmeyi tarif edilmez bir hararetle özlerken, doğduğu günü kul doğasını üstlendiği günü içtenlikle kutlayalım.

Gün ağarırken Peder’den doğuşunu görmemiz mümkün olmadığına göre, gece vakti Bakire’den doğuşunu kutlayalım. Adının güneşten önce varolduğunu henüz kavrayamadığımıza göre, çadırını güneşte kurduğunu kabul edelim. Peder’de kalan tek Oğlu, gözümüz henüz farkedemediğine göre, gelin odasına çıkan damadı anımsayalım. Pederimizin hazırladığı şöleni tatmaya hazır olmadığımıza göre, Rabbimiz İsa Mesih’in yemliğini tanıyalım.

AUGUSTİNUS (354-430)

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

Şu anda burada değiliz. Ama bize e-posta gönderebilirsiniz, en kısa zamanda size geri dönüş yaparız.

Not readable? Change text. captcha txt