Ne dilememiz gerektiğini bilmiyoruz.

Belki Havari’nin neden, “Uygun biçimde dua etmek için ne dilememiz gerektiğini bilmiyoruz” dediğini araştırıyorsunuz. Gerçekten, kendisinin ya da konuştuğu kişilerin Rabbin duasını bilmediklerine asla inanamıyoruz.
Havari, denemelerin neye yaradığını bilmediğini göstermiştir. Çünkü etine kıymık batırıldığında, olağanüstü açıklamalarından dolayı büyüklenmemesi için Şeytan’ın bir temsilcisi onu tokatladığında, uygun biçimde dua etmek için ne dilemesi gerektiğini belki de bilmiyordu. Bu nedenle, bu denemenin kendisinden uzaklaştırılmasını Rabden üç kez istemiştir. Kuşkusuz uygun biçimde dua etmek için ne dilemek gerektiğini bilmiyordu. Sonunda Tanrı’nın yanıtını duydu. Bu yanıtta, böyle bir kişinin duasının niçin sonuç vermediği ve alınacak sonucun neden yararına olmayacağı açıklanıyordu: “Lütfum senin için yeterlidir. Gücüm, savunmasız durumlarda gerçek değerini ortaya koyar.”

Bizler için yararlı ya da dokunaklı olabilecek bu denemelerde, uygun biçimde dua etmek için ne dilememiz gerektiğini bilmiyoruz. Bu denemeler acımasız ve üzücü olduğundan, ayrıca doğal güçsüzlük duygumuzun karşıtını oluşturduğundan, tüm insanlarda var olan bir istenç direnciyle, bu denemelerin bizden uzaklaştırılması amacıyla dua ediyoruz. Ama Tanrı bunu yapmazsa, bizi yüzüstü bırakmadığını algılayacak denli ona bağlı olmalıyız. Üstelik mutsuzluğumuzu dinsel bir tutumla kabul ettiğimiz için, bize daha büyük iyilikler verileceği umudunu yitirmemeliyiz. Böylece güç, savunmasız durumlarda gerçek değerini ortaya koyar.
Dileği kabul edilen kişinin övünmemesi için bu sözcükler yazılmıştır. Belki de sabırsızlıkla istenen şeyin elde edilmemesi daha yararlı idi? Kişinin dileği kabul edilmezse yılmaması ve tanrısal acımadan umudunu kesmemesi gerekir. Belki de kişi dilediğini elde etseydi, daha acımasız bir denemeden geçecekti ya da refahla birlikte bozukluk ve kesin yıkım oluşacaktı. Bu gibi durumlarda uygun biçimde dua etmek için, ne dilememiz gerektiğini bilmiyoruz.

Sonuç olarak olaylar duamızın tersini gösteriyorsa, sabırla boyun eğmeli ve herşey için Tanrı’ya şükretmeliyiz. Bir konuda hiçbir kuşkumuz olmamalıdır. Bizim istencimize değil, Tanrı’nın istencine uygun olan olayların oluşması çok daha gereklidir.
Arabulucu bu konuda bize örnek olmuştur. O şöyle dedi: “Baba, mümkünse, bu kaseyi benden uzaklaştır.” Ancak O, insan olarak meydana çıkmasına bağlı istencini yüceleştirerek, çabucak şu sözcükleri ekledi: “Ama benim değil, senin istediğin olsun.”
Yalnız birisi boyun eğdiği için, hepsinin aklanması doğrudur.

AUGUSTİNUS (354-430)

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

Şu anda burada değiliz. Ama bize e-posta gönderebilirsiniz, en kısa zamanda size geri dönüş yaparız.

Not readable? Change text. captcha txt