Perişan kalplere şöyle seslenin: Metin olun, korkmayın…
Rab şöyle der: “Çelimsiz koyunu güçlendirmediniz.” Bu sözler kötü çobanlara, sahte çobanlara, İsa Mesih’in değil, kendi çıkarlarını arayan çobanlara hitap eder. Sütten ve yünden yararlanırlar, ancak koyunlarla kesinlikle ilgilenmezler, hasta olana güç vermezler.
Çelimsiz, yani sağlam olmayanla (çünkü hastalar için de bu deyim kullanılır), daha doğrusu güçsüz ile hasta, yani durumu iyi olmayan arasında mevcut olan fark kanıma göre şudur.
Elimizden geldiği kadar yapmaya çalıştığımız bu ayrım, daha açıklıkla yapılabilir ve daha yetenekli ya da aydın yürekli olan biri bunda daha başarılı olur. Ben şu anda, beni yanlış anlamayın, Kutsal Kitap’ın sözlerini anladığım gibi açıklıyorum. Güçsüz olanın sınanmaması gerekir. Çünkü perişan olabilir. Halbuki bitkin insan, Tanrı yoluna girmesine, İsa’nın boyunduruğunu kabul etmesine mani olan bir doyumsuzluk sonucu zaten hastadır.
İyi, dürüst yaşamak isteyen, dürüst yaşamaya kararlı ve kötülüğe katlanmaya iyilik yapmaktan daha az hazırlıklı olan şu insanlara bakınız. Hıristiyan metaneti sadece iyi olanı yapmayı değil, kötü olana katlanmayı da gerektirir. İyi işler yapmaya hevesli görünen, ancak kendilerini bekleyen kaçınılmaz ıstıraplara katlanmak istemeyenler veya katlanamayanlar, güçsüz kimselerdir. Dünya nimetlerine bağlılıkları nedeniyle, kötü aşırı istekleri sonucu iyi işler yapmaktan alıkonanlar, bitkinlik ve hastalıktan felç olmuş duruma gelirler. Tüm güçlerini yokeden bu bitkinlikle yararlı işler yapamazlar.
İşte, taşıyıcılarının Rabbe kadar götürmedikleri için damı delerek indirdikleri felçlinin ruhsal durumu da bu idi. Sanki ruhunda, damı açmaya, tüm uzuvları hareketsiz olan, günahlarının yükü altında ezilen, doyumsuzluğu yüzünden bitkin hale düşen ruhunu Rabbin önüne sermeye çabalıyorsun. Tüm uzuvlar hareketsiz ise, felç dahili ise, hekime ulaşmak için – Çünkü belki hekim de gizlidir, içtedir; bunun gerçek anlamı Kitap’ta gizli – gizli olanı açığa vurarak damı aç ve felçliyi indir.
Hasta koyun ile ilgilenmeyenlere söyleneni duydunuz: “Hasta olana güç vermediniz, kırık olanı sarmadınız.” Bunu size daha önce söyledik. Bu adam sınanma korkusundan mahvolmuştu. İşte kırığı saracak birşey, işte bir teselli: “Tanrı sadıktır. Gücünüzün ötesinde sınanmanıza izin vermez. Size sınama ile birlikte, sınamadan kurtulma imkanını da, ona karşı koyma gücünü de gönderir.”
AUGUSTİNUS (354-430)