Bilgeliği arayın!

Çürümeyen bir besin elde etmek için çalışalım; kurtuluşumuzu gerçekleştirmeye çalışalım. Gündeliğimizi kazanmak için Rabbin bağında çalışalım. Bilgelikle çalışalım. Bilgelik şöyle der: Benim bilincimde çalışanlar günah işlemez. Gerçek ise “Tarla dünyadır” der, onu kazalım. Orada saklı bir hazine vardır. Onu bulalım. O hazine bilgeliktir; gizli derinliklerden çekip çıkarılan bilgelik. Onu hepimiz arıyoruz, hepimiz istiyoruz.

Peygamber, “Eğer arıyorsanız, iyi arayın” (Yşa. 21, 12) der. Uslanın ve gelin. Uslanırken neleri bırakman gerektiğini soruyorsun. Kitap, “Öz iradenden vazgeç” diye yazar. Ancak şöyle bir soru sorabilirsin: “Bilgeliği kendi öz irademde bulmazsam nerede bulacağım?” Çünkü ruhun onu tüm gücü ile arzuluyor. Onu bulursa da asla yetinmeyecek; taşarcasına dopdolu bir ölçü, önlüğüne dökülürcesine çok isteyecek. Bunu istemekte de gerçekten haklı: “Ne mutlu bilgeliği bulana ve usu elde edene” (bk. Özd. 3, 13). O halde sen de onu bulunması mümkün olduğu sürece ara, yakın olduğu sürece çağır. Ne kadar yakın olduğunu mu bilmek istiyorsun? Söz senin yanındadır, dilindedir, ağzındadır. Ancak tek şartla, onu dürüstlükle araman şartıyla. Böylece bilgeliği kalbinde bulacaksın ve ağzın usla dolacak. Dolsun, ancak taşmasın. Onu dışarıya kusmamaya dikkat et!

Bilgeliği bularak gerçekten bal bulmuş oldun. Ancak fazla yeme ki, miden bulanmasın. Daima açlık hissedecek kadar ye. Çünkü bilgelik şöyle der: “Beni tadanlar açlık hissetmeye devam edecekler” (Sirak 24, 20). Elde ettiğinin fazla birşey olduğu yanılgısına kapılma. Kusma durumuna gelmemek için gereğinden fazla yeme. Elde ettiğini sandığın şeyi bile kaybedebilirsin. Çünkü arayışına vakitsiz son vermiş olursun. Kaldı ki, onu bulmak mümkün olduğu sürece, o yakın olduğu sürece aramayı ve çağırmayı sürdürmeliyiz. Aksi halde, durumumuz çok bal yiyen adamın durumuna benzer. Süleyman bizzat şöyle der: “Bu ona hiçbir fayda sağlamaz. Çünkü ölçüsüz ihtişam arayan, şanın yükü altında ezilir” (bk. Özd. 25, 27).Gerçekten de Kitap, “Ne mutlu bilgeliği bulana” dediği gibi, bilgelikte sebat edeni de mutlu, hatta daha mutlu sayar. Bilgeliğin bereketi de belki buradadır.Bilgelik ve us ağzına şu üç şekilde dolabilir: önce kendi liyakatsizliğini kabul ederek, sonra Tanrı’ya şükrederek, nihayet de erdem dolu sözlerle örnek olarak. Zira tüm kalbiyle inanan kişi, adil kişi olur. İnancını dili ile açığa vuran, kurtuluşa erişir. Gerçekten de böyledir. Doğru insan konuşmaya başladığı an, kendi suçlayıcısı olur. İkinci olarak kişi Tanrı’ya şükretmeli ve nihayet bilgeliği hala tükenmemişse, yakınlarına örnek olmalıdır.

BERNARDUS (1090-1153)

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

Şu anda burada değiliz. Ama bize e-posta gönderebilirsiniz, en kısa zamanda size geri dönüş yaparız.

Not readable? Change text. captcha txt