Rabbin dua etmiş olması zorunluluğumuzdur.
Dua, eski kurbanları silen tinsel bir adamadır. “Sayısız kurbanlarınızdan bana ne?” diyor Rab. “Koyun katliamlarından, danaların yağından, boğaların, kuzuların ve tekelerin kanından bıktım. Bunları sizden isteyen kim? (bk. Yşa. 1, 11).
Rabbin isteğini İncil öğretiyor: “Ama içtenlikle tapınanların Peder’e ruhta ve gerçekte tapınacakları saat geliyor. Tanrı Ruh’tur” (Yu. 4, 23) ve bunun içindir ki bu tür tapınanları arıyor.
Gerçek tapınanlar ve gerçek kahinler bizleriz. Ruh’ta dua edip duanın adanmasını, Tanrı’ya uygun ve hoşuna giden bir kutsal ekmek, kendi istediği ve temin ettiği kutsal ekmek.
Tüm yüreği ile bağlı olan, inançla beslenen, lekesizliği ile arınmış, sevginin taç giydirdiği bu kurbanı Tanrı’nın sunağına, hayırlı çalışmaların saygınlığı ile, mezmurlar ve ilahilerle refakat etmeliyiz ve o bize Tanrı’dan her şey için aracı olacaktır.
Kendisinin öyle istediği ve ruhtan ve gerçekten gelen duayı reddedebilir mi Tanrı? Yetkinliliğinin bunca örneklerini okumuyor muyuz, duymuyor muyuz ve inanmıyor muyuz?
Eski dua, yangından, vahşi hayvanlardan ve açlıktan kurtarıyordu; oysa ki şeklini Mesih’ten almamıştı.
Hıristiyan dualarının etki alanı ne denli daha büyüktür! Hıristiyan duası, ola ki çiy getiren bir meleği ateşin içlerine çağıracak değildir; aslanların ağızlarını kapatmayacaktır; aç olana köylünün yemeğini götürmeyecektir; acıya dayanma bağışında bulunmayacaktır. Fakat kesinlikle, acı çekene kararlı ve sabırlı katlanma erdemini verir; ruhun yeteneklerini inanç ile güçlendirir, Tanrı adına kabul edilen acının büyük değerini gösterir.
Anlatılanlara göre eskiden dua darbeler indiriyor, düşman ordularını bozguna uğratıyor, düşmanlara yağmur nimetini engelliyordu. Şimdi ise dua, tanrısal adaletin gazabını uzaklaştırıyor, düşmanlar için de okunuyor, zalimler için merhamet diliyor. Dua, gökyüzündeki suları çekmeyi ve ateşi durdurmayı bile bilmiştir. Tanrı’yı yalnızca dua yenebiliyor. Oysa Mesih, bir duanın kötülük nedeni olmamasını istediğinden, ona iyilik güçlerini verdi.
Bunun içindir ki tek görevi ölülerin ruhlarını ölüm yolundan geri çağırmak, güçsüz olanları desteklemek, hastaları tedavi etmek, Şeytana kapılanları kurtarmak, hapishanelerin kapılarını açmak, suçsuzların zincirlerini çözmektir. O günahları arıtır, tahrikleri geri iter, baskıları durdurur, korkakları teselli eder, cömert olanları yüreklendirir, yolculara rehberlik yapar, fırtınaları sakinleştirir, kanunsuzları tutuklar, yoksulları destekler, zenginlerin yüreğini yumuşatır, düşenleri ayağa kaldırır, güçsüzleri tutar, güçlü olanlara destek olur.
Melekler de dua eder, her yaratık dua eder. Evcil ve vahşi hayvanlar dua ederler, diz çökerler ve ahırlardan ya da inlerinden çıktıklarında gökyüzüne kapalı ağızla bakmazlar; fakat kendilerine özgü bir şekilde havayı bağırtıları ile titretirler. Kuşlar da uyanınca, gökyüzüne doğru yükselirler ve eller yerine, kanatlarını haç şeklinde açarlar ve duaya benzeyebilecek bir şeyler cıvıldaşırlar.
Fakat dua etmenin zorunluluğunu, başkalarından daha iyi gösteren, bir durum vardır: O da Rabbin dua etmiş olmasıdır.
Yüzyılların yüzyıllarında şan ve güç O’nun olsun. Amin.
TERTULLİANUS († 220)