Diri su.

Bir kadın gelir. O, Kiliseyi temsil etmektedir. Kilise henüz aklanmamıştı, ama aklanması yakındı. Çünkü söz konusu olan budur. O kadın bilmeden gelir, orada İsa’yı bulur ve konuşmaya başlarlar. Neden Samiriyeli bir kadın su çekmeye gelir. Samiriyeliler, saf kan Yahudi değillerdi. Çünkü başlangıçta yabancı idiler. Bu kıyaslamaya uygundur, yabancılardan olan bu kadın, Kiliseyi temsil etmektedir. Kuşkusuz Kilise, putperest uluslardan gelmeliydi. Yahudi soyuna bağlı olmamalıydı.

Şimdi o kadını dinleyelim, çünkü o konuşurken, aslında biz söylüyoruz! Onda kendimizi tanıyalım ve onda, kendimiz için Tanrı’ya şükredelim. O bir simgeydi, gerçek değildi. Çünkü o ilk önce simgeyi oluşturdu ve gerçek oluştu. Çünkü o kadın, bize önsimgeyi tanıtana inandı. O kadın, salt su çekmeye gelmişti; erkekler ve kadınlar genellikle bunu yapar.
İsa ona, “Bana su ver, içeyim” dedi. (Gerçekten İsa’nın şakirtleri yiyecek satın almak için kente gitmişlerdi).
Samiriyeli kadın, “Sen Yahudi’sin, bense Samiriyeli bir kadınım” dedi; “Nasıl olur da benden su istersin?” Çünkü Yahudilerin Samiriyelilerle ilişkileri yoktu.

Gördüğünüz gibi, onlar birer yabancıydı: Yahudiler onların kaplarını asla kullanmazdı. Ve bu kadın su çekmek için bir testi getirdiğinden, bir Yahudinin kendisinden su istemesine şaşırıyordu. Çünkü Yahudilerin böyle bir alışkanlığı yoktu. Ama su isteyen, aslında bu kadının imanına susamıştı.Bu isteyen kimdir, dinle bak. İsa kadına şu cevabı verdi: “Eğer sen Tanrı’nın armağanını ve sana, ‘Bana su ver, içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin, O’ndan dilerdin, O da sana diri su verirdi.” O, su içmek istiyor ve su vermeye söz veriyor. Demek ki alacak olan gibi gereksinimi vardır ve bütünüyle karşılayacak olan gibi o bolluk içindedir. O şöyle diyor: Tanrı’nın armağını Kutsal Ruh’tur. Ama İsa bu kadınla amacını gizleyerek konuşur ve yavaş yavaş onun kalbini fetheder. Belki ona bilgi vermeye başlar. Bu çağrıdan daha tatlı ve iyi dilekli ne var ki: “Eğer sen Tanrı’nın armağanını ve sana, ‘Bana su ver, içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin, O’ndan dilerdin, O da sana diri su verirdi.”Kadının vereceği hangi sudur? Elbette ki söz konusu olan su şudur: “Yaşam kaynağı sendedir.” Senin evinin zenginlikleriyle sarhoş olanlar, hiç susayabilirler mi?

Demek ki O, besleyici gıdayı ve Kutsal Ruh’un doygunluğunu vaat ediyordu, ama kadın halen anlamıyordu. Ve anlamadığı için nasıl bir yanıt verdi? Kadın, “Efendim” dedi. “Bu suyu bana ver. Böylece ne susayayım, ne de su çekmek için buraya kadar geleyim.” Kadın yoksul olduğundan uğraşmak zorundaydı ve zayıf olduğu için bu yorgunluğu göze alamıyordu. Kadın şu sözleri duymalıydı: “Bana gelin, sizler ki yükün ağırlığı altında yoruluyorsunuz ve ben sizi dinlendireceğim!” İsa, kadının artık sıkıntı çekmemesi için ona bunları söylüyordu. Ama kadın halen anlamıyordu.

AUGUSTİNUS (354-430)

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN

Şu anda burada değiliz. Ama bize e-posta gönderebilirsiniz, en kısa zamanda size geri dönüş yaparız.

Not readable? Change text. captcha txt